Hakikatin Ölümü

Yazar
Hasan Öztoprak
Yayınevi
Dharma Yayınları
Dil
Türkçe
Sayfa s.
213

"Hep böyle mi olur? Ölüm hissi karartır mı ruhları? İnsanı yalnızlaştırır mı? Bu telaşsız, bu vurdumduymaz hayat: ölüm. Yokuoluş ya da yeniden varoluş: ölüm. Yaşam denilen sığ kuyunun dibi... herkesin kendi kuyusu... İki insan aynı kuyuda olabilir mi, iki insan aynı intiharın bir parçası olabilir mi: galiba bir sıkışmışlık hali..."

Uzun yıllar siyasi bir mücadelenin içinde yer alan Feridun, işkenceler altında geçen hapishane günlerinin ardından normal bir hayata dönmekte zorlanır. Hiçbir sosyal hayatı yoktur. Sevdiğini sandığı kadınla yaşadığı kısa süreli bir ilişki sonrası, hayatına başka kadın sokmaz. Yalnızdır ve saplantıları vardır ki bunlar onu hayata bağlayan ayrıntılardır: kitapları, küçük objeler, kuklalar ve maskeler... Aklına neredeyse hiç gelmeyen bir anneyi ve tamamen unutulmuş erkek kardeşi de aile denildiğinde iki yabancı kelime olarak anımsar.

Feridun'un sakin hayatı gelen bir telefonla sarsılır. Çok eski bir tanıdık -bir o kadar da yabancı- ansızın ortaya çıkar ve bir hesaplaşma için, Feridun'un karşısına dikiliverir: Timuçin... O eski bir tetikçidir. Geçmişte işlediği cinayetlerin vicdan azabını çekmekte ve teslim olmayı düşünmektedir. Feridun bir şekilde onun teslim olmasını engellemek ister, bu aslında kendi özgürlüğü için de gereklidir. Geçmiş ve ilişkiler Feridun'un tüm dünyası olan evinde, kilitlediği kapının ardında sorgulanmaya başlanır; gömüldüğü yerden ortaya çıkan hakikat, kötü bir koku yayar: bir beden yavaş yavaş çürür. Aslında hakikat ölmüştür.

Yazar, sürükleyici bir gerilim/polisiye romanı olarak da okuyabileceğiniz bu yapıtında tüyler ürpertici sahneleriyle, iç hesaplaşmalarla bezeli, hangisi gerçek diye sorgulayacağınız, kimi zaman da kendinizle çelişkiye düşeceğiniz, bir dönem sonrası yaşananları yansıtırken suç, adalet, şiddet ve hakikat kavramları üzerinde tartışıyor.
(Arka Kapak)


Kitaba sahip olanları ve isteyenleri sadece UKitap üyeleri görebilir.