Pirinç Kenti

Yazar
S. A. Chakraborty
Yayınevi
Epsilon Yayınları
Dil
Türkçe
Sayfa s.
522

Nehri, büyüye asla inanmazdı. Şüphesiz güçlüydü; on sekizinci yüzyıl Kahire’sinin en yetenekli dolandırıcılarındandı. Sunduğu hizmetlerin -el fallarının, cin çıkarma ayinlerinin ve şifalı muskaların- numara olduğunu herkesten iyi biliyordu, yine de gerek hayatta kalmak gerek Osmanlı seçkinlerini dolandırmak için harika bir yoldu bu.





Ancak Nehri kendisi kadar kurnaz ve karanlık denebilecek kadar gizemli Dara’yı kazayla başka bir dünyadan çağırdığında inançlarını gözden geçirmek zorunda kaldı. Dara ona inanılmaz bir hikâye anlattı: Sıcak, rüzgârlı kumların ateş yaratıklarıyla dolup taştığı, nehirlerde efsanevi maridlerin uyuduğu; bir zamanların muhteşem insan şehirlerinin kalıntılarının ve üstünde devasa avcı kuşların daireler çizdiği dağların ötesinde efsanevi pirinç kenti Divyurdu uzanıyordu. Nehri’nin mutlak bağlı olduğu şehir.





Divyurdu’nda, büyülerle bağlanmış yaldızlı pirinç duvarların içinde ve altı cin kabilesinin altı kapısının arkasında, eski husumetler derinlere iniyordu. Nehri bu dünyaya adım atmaya karar verdiğinde ise pamuk ipliğine bağlı barış bozuldu. Dara’nın tüm uyarılarına rağmen Nehri, babasının yozlaşmış yönetimini değiştirmeyi hayal eden idealist prens Alizeyd ile tereddütlü bir dostluk kurdu.





Nehri çok geçmeden hiçbir büyünün onu karmaşık taht oyunlarının tehlikelerinden koruyamayacağını, en akıllıca planların bile ölümcül sonuçları olabileceğini anlayacaktı... ve “ne dilediğine dikkat et” demelerinin bir sebebi olduğunu öğrenecekti.


Kitaba sahip olanları ve isteyenleri sadece UKitap üyeleri görebilir.