Şevk Sarayı

Yazar
Necib Mahfuz
Çeviri
Işıl Alatlı
Hazırlayan
Seyfi Öngider, Y. Hancıoğlu
Yayınevi
Hitkitap Yayıncılık
Dil
Türkçe
Sayfa s.
448

Kahire Üçlemesinin ikinci kitabı Şevk Sarayında Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ederken artık ikinci kuşağın, yani çocukların -Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe-yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin'in evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı'ndan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920'lerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor.
Kahire Üçlemesinin birinci kitabı Saray Gezisi üzerine yazılanlar:
Necip Mahfuz Saray Gezisi'nde, her bir aile ferdinden etkileyici tiplemeler çıkarmayı bilmiş. Batı dünyasında ne ölçüde kavrandığını bilemiyorum, ancak bu ailenin, özellikle Ahmet Bey'in bizim toplumumuzda hâlâ bir karşılığı var. Din ve gelenekle modernleşme arasındaki gerilimin sürdüğü bir ülkede, elli yıllık gecikmesine rağmen Saray Gezisi hâlâ güncel.
(Tanıtım Yazısından)


Hitkitap'ın Tanıtımı:

Necip Mahfuz ve Kahire Üçlemesi

Bu ayki kitabımız bir başyapıt; Mısır'ın ünlü yazarı Necip Mahfuz'un en önemli eserini, Kahire Üçlemesi'ni yayımlamaya başladık. Üç kitaptan- Saray Gezisi, Şevk Sarayı ve Şeker Sokağı- oluşan Kahire Üçlemesi 1950'li yıllarda yayımlanmış ve Mahfuz'un 1988'de Nobel Edebiyat Ödülü almasında önemli bir rol oynamıştı. Elli yıl sonra Türkçe'ye çevirilen Kahire Üçlemesi'nin birinci kitabı, Saray Gezisi bu ay, Mart 2008'de çıktı. İkinci kitap, Şevk Sarayı Haziran'da; üçüncü kitap, Şeker Sokağı ise Eylül'de çıkacak.

Necip Mahfuz sadece Arap edebiyatının değil dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biridir. Eserleri 40 dile çevrilmiş ve yüzlerce baskı yapmış Mahfuz, 1988 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanınca Mısır'ın El Ahram gazetesi şu alaycı başlığı atmaktan kendini alamamıştı: "Nobel, Necip Mahfuz ödülünü kazandı."

"İslam coğrafyası"nda bu ödüle layık görülen ilk edebiyatçı olan Mahfuz'un Mısır'da karşılaştığı bazı tepkiler kendisinden on sekiz yıl sonra bu ödülü kazanacak olan Orhan Pamuk'un Türkiye'de gördüğü tepkilere hayli benzerdir. Nitekim İslamcı militanlar tarafından öldürülmeye kalkışılmış, bıçaklı bir saldırıdan zor kurtulmuştur. Pamuk da Hrant Dink'in katili Yasin Hayal gibilerinin elinden kurtulmak için şimdilik ABD'ye gitmekten başka yol bulamamış görünüyor. Ama aslında bu durumun herkese, hele de edebiyatseverlere bir sorumluluk yüklediğini de unutmamamız gerek. Ne olursa olsun bir büyük ödül kazanmış romancısını koruyamayan, yeterince sahip çıkamayan bir toplumun geleceğinden endişelenmek gerekmez mi?

* * *
Orta sınıf bir Kahire ailesinin, Birinci Dünya Savaşı'nden 1950'lere kadar üç kuşağının anlatıldığı Kahire Üçlemesi Mahfuz'u dünya romancılığının doruklarına taşımıştır. Kitapların isimleri eski Kahire'nin üç sokağının adını taşır; çünkü anlatılan ilk kuşak, Ahmet Abdülcevat ve ailesi Saray Gezisi Caddesi'nde; ikinci kuşak, Ahmet Bey'in oğlu Yasin, Şevk Sarayı Sokağı'nda; üçüncü kuşak, Türk kökenli bir aileye gelin giden kızları Ayşe ve Hatice de Şeker Sokağı'nda yaşar.

Encyclopedia Britannica şöyle yazıyor: "Kahire Üçlemesi olarak bilinen en büyük eseri, Kahire'deki bir ailenin, Birinci Dünya Savaşı'ndan 1952'de Nasır'ın askeri darbesine kadar olan dönemde, üç kuşağını anlatırken okurun yirminci yüzyıl Mısır'ının düşünce dünyasını, toplumsal tavırlarını ve değişimini kavramasını sağlar."

Aralık 1911'de Kahire'de doğan Necip Mahfuz bütün yaşamını geçirdiği, Nobel ödülünü almak için bile ayrılmadığı bu şehirde 30 Ağustos 2006'da, 95 yaşında öldüğünde İngilizlerin ünlü dergisi The Economist şöyle yazmıştı: "Büyük yazarlar genellikle kendi şehirlerinde dolaşırlar. Joyce ve Kafka Dublin ve Prag caddelerinde hayali figürler olmaya devam ediyor. Buenos Aires'in sigara dumanlı ve tango teri kokan kafelerinde Borges'ın muzip varlığı hâlâ hissedilebilir. Eski Kahire'de dolaşan ise Necip Mahfuz'dan başkası değildir."

Kahire Üçlemesi'ni "en büyük eseri, magnum opus'u" diye nitelendiren Amerikalı yazar Jay Nordlinger ise şöyle demişti: "Necip Mahfuz, İnglizlerin Dickens'ı veya Fransızların Balzac ve Zola'sı ile karşılaştırılmıştır. Rusların Tolstoy'u, Dosteyevski'si ve Soljenitsin'i ile de kıyaslanmıştır. Oysa bütün bu büyük yazarlar gibi, aslında Mahfuz her şeyden önce kendisiydi."

Büyük bir yazarın en önemli eserinin elli yıldır Türkçeye çevrilmemiş, yayımlanmamış olması eksiklikten öte bir tür mahçubiyet kaynağı idi. HİTKİTAP bu mahcubiyete son vermiş oldu. Saray Gezisi'ni ve ardından gelecek diğer kitapları okuduğunuzda şimdiye kadar ne tür bir "edebiyat incisi"ndan mahrum kaldığınızı anlayacaksınız...

Mısırlı yazar Necip Mahfuz'un Kahire Üçlemesi'nin ikinci kitabı Şevk Sarayı bu ay kitapçıların raflarında yerini aldı. Üçüncü kitap, Şeker Sokağı da daha önce açıkladığımız gibi, Eylül'de çıkacak.

Mahfuz'un bu temel eserinin gerek edebiyat çevrelerinde, gerekse okurlar arasında belirli bir ilgiyle karşılanmasını bekliyorduk. Nitekim düşündüğümüz gibi de oldu; kitap çeşitli yayın organlarında dikkate değer eleştiriler aldı. (Aşağıda bu eleştirilerden bölümler yer alıyor.) Edebiyat dünyası Necip Mahfuz'u hatırlarken, edebiyatseverler de Mahfuz'u görmezden gelmedi. Gerçekte daha büyük bir ilgiyi hak ediyordu ama belki de ikinci ve üçüncü kitaplarla bu ilgi büyüyerek, genişleyerek sürer... Arap edebiyatının bu zirve ismi bunu hak ediyor.

Şevk Sarayı'nda Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ediyor. Artık ilk kuşak, yani baba Ahmet Abdülcevat Bey ve anne Emine Hanım yaşlanmaya başlarken bu kitapta Mahfuz ikinci kuşağın, yani çocukların üzerine eğiliyor. Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe'nin yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin'in evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı'ndan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920'lerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor elbette. Mahfuz, sevgili şehrini, Kahire'yi o dönemin Mısır'ının toplumsal, kültürel ve siyasal yaşamını yine bütün canlılığıyla anlatmaya devam ediyor.

Yaz sezonunun durgunluğunu dikkate alarak önümüzdeki Temmuz ve ağustos aylarında Hitkitap'tan yeni kitap çıkmayacak, Eylül'de Kahire Üçlemesi'nin son kitabı Şeker Sokağı'nda buluşmak dileğiyle...

Yazar: Necip Mahfuz

Türkçesi: Işıl Alatlı

Sayfa sayısı: 448

Kahire Üçlemesi'nin ikinci kitabı Şevk Sarayı'nda Ahmet Abdülcevat ve ailesinin hikâyesi devam ederken artık ikinci kuşağın, yani çocukların -Yasin, Kemal, Hatice ve Ayşe- yaşamı ağırlık kazanıyor. Yasin'in evinin bulunduğu Şevk Sarayı Sokağı'ndan adını alan bu ikinci kitabın arka planında 1920'lerin sonundaki Mısır ve Kahire de yerini koruyor.

Kahire Üçlemesi'nin birinci kitabı Saray Gezisi üzerine yazılanlar:

Necip Mahfuz Saray Gezisi'nde, her bir aile ferdinden etkileyici tiplemeler çıkarmayı bilmiş. Batı dünyasında ne ölçüde kavrandığını bilemiyorum, ancak bu ailenin, özellikle Ahmet Bey'in bizim toplumumuzda hâlâ bir karşılığı var. Din ve gelenekle modernleşme arasındaki gerilimin sürdüğü bir ülkede, elli yıllık gecikmesine rağmen Saray Gezisi hâlâ güncel.
Ömer Türkeş/Radikal Kitap

Arap dilinin Shakespeare'i olarak anılan Mahfuz içinde yaşadığı toplumun ruhunu bütün detaylarıyla verirken, Mısır edebiyatının en önemli başyapıtlarından birine imza atıyor.
Hürriyet/Keyif
Dünya edebiyatının en büyük yazarlarıyla, Victor Hugo, Dostoyevski, Charles Dickens, Emile Zola gibi isimlerle kıyaslanan ve genellikle düalist eksende yazmayı tercih eden Mahfuz okurlarını iyi-kötü üzerine düşünmeye davet eder.
Sabah Kitap

Bugünün küreselleşen dünyasında Mısır, ABD tarafından "Ilımlı İslam" adı altında işgal edilmiş durumdadır. Dün ile bugün arasında, hem de yüz yıl sonra iki farklı ülke tarafından Mısır'a yaşatılan bu benzerlik Saray Gezisi romanını daha bir önemli kılıyor.
Metin Fındıkçı/Cumhuriyet Kitap

2006'da Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü'nü alınca Türkiye'de nasıl bir tepki gördüyse, ondan 18 yıl önce bu ödülü alan Mahfuz da Mısır'da benzer bir tepkiyle karşılaşmıştı. Pamuk gibi onun için de politik nedenlerle ödülün verildiğini söyleyenler herhalde kitaplarını okumamışlardı.
Feza Kürkçüoğlu/Virgül Dergisi

Necip Mahfuz Arap edebiyatının rakipsiz temsilcisidir. Evrensel ölçülerde kusursuz romanlarıyla hikâyeleri klasik Arap geleneğinin, Avrupa edebiyatının ve kişisel yeteneğinin göz kamaştırıcı sentezini yansıtır.
İsveç Akademisi Nobel Komitesi

Necip Mahfuz dünya romanının en büyük, en yetenekli yaratıcılarından biridir.
Nadine Gordimer,
1991 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi,
Güney Afrikalı yazar

Binbir Gece Masalları'ndan çıkmış bir masalcı…Ulusunun ruhu, Arap romanının babası...
Edward Said, Filistinli düşünür

Necip Mahfuz'un Nobel Ödülü'nü almasında önemli rolü olan başyapıtı Kahire Üçlemesi -Saray Gezisi, Şevk Sarayı, Şeker Sokağı- ilk kez Türkçede.
Mahfuz'u dünya romancılığının doruklarına taşıyan; bir ailenin üç kuşağının anlatıldığı üçlemenin ilk kitabı Saray Gezisi'nde, 1910'ların İngiliz işgali altındaki Kahire'sinde yaşayan bu aileyi tanırız: Karısına ve çocuklarına karşı son derece katı, despot biriyken, evin dışında, şakacılığıyla, kibarlığıyla tanınan ve erotik zevkler peşinde gittiği gece âlemlerinin aranan siması Ahmet Bey. Namuslu bir kadının, yanında kocası ya da yetişkin oğulları olmadan sokağa çıkma-sının hoş karşılanmadığı bir toplumda, ev hapishane-sinin gönüllü mahkûmu Emine Hanım. Ve çocukları.


Kitaba sahip olanları ve isteyenleri sadece UKitap üyeleri görebilir.