Tolstoy' un Savaş ve Barış kitabı hangi yayınevinden okunmalı?
Herkese selam,
Tolstoy' un Savaş ve Barış isimli kitabına başlayacağım. Elimde Can yayınlarının 2 ciltlik kitabı var, Zeki Baştımar çevirisi. İnternette bazı yerlerde bu çevirinin iyi olmadığı söylenmiş.
Bu konudaki değerlendirme ve önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Teşekkürler.
Kitabı hem iki Türkçe çeviriden hem de en iyisi olduğu söylenen İngilizce çevirisinden okudum.
Şahsen metni herkes için anlaşılabilir kılmak için sadeleştirerek yapılmış çevirileri ben başarısız buluyorum, dolayısıyla ben de Savaş ve Barış'ı okumak istediğimde Rus Dili Edebiyatı bölümü mezunu çevirmen bir arkadaşıma aynı soruyu sormuştum, kitabın özünü değiştirmeden dilimize uyarlanmış piyasadaki en iyi çevirinin Can Yayınları'ndan olduğunu belirtmişti. Can Yayınları'ndan aldığım kitabı okurken beni rahatsız eden tek şey, çok fazla dipnot ve açıklama olmasıydı ancak sonradan anladım ki dipnotlar olmadan kitabı kavramak, romanın geçtiği döneme ve konunun arka planına hakim olmayanlar için imkansız olurdu. Genel olarak bence Zeki Baştımar'ın çevirisi orijinal metne sadık kalarak yapılmış, çok başarılı bir çeviri.
Seneler sonra kitabın Hasan Ali Yücel Klasikleri serisinden cilti versiyonu çıktığında aldım ve tekrar okumak istedim ancak çok fazla yazım ve gramer hatası var o çeviride, ayrıca tanım uygun mu bilmiyorum ama kelime kelime çeviri yapılmış bence. İlk kitabı dahi bitiremeyip yarıda bıraktım, ama tabi bu benim fikrim.
Uzun bir açıklama oldu ama umarım biraz olsun yardımcı olmuştur...
Can Yayınları baskısına baktım. 1200 tane dipnot var ve çoğunluğu Fransızca diyalogların tercümesi. Bence onlar da çevrilip metin içinde yer alabilirdi.
Bence bu kadar dipnot okuma akıcılığına engel olup dikkat eksiltiyor.
Merak ettiğim konulardan birisiydi, bende okumak istiyorum ama hangi çevirinin iyi olduğunu bilmiyorum. Okuyanlar fikirlerini yazarsa çok güzel olur.
Ben İletişim Yayınları'ndan okudum, o da iyiydi.
Ben bordo siyah tan okumustum ve sevmistim
Leyla soykut'un çevirisi için çok başarılı diyorlar. Ben de yapmıştım zamanında bu araştırmayı. Onun çevirisinden ve e yayınlarından 4 ciltlik olanını okumuştum.
Zaman ayırıp cevap veren herkese çok teşekkür ederim, gerçekten çok yardımcı oldunuz.
Can yayınlarına sabah başladım, gerçekten çok fazla Fransızca cümle var arada. Neden bu şekilde tercih edildiği açıklaması önsözde açıklanmış, ancak bütünlüğü bozan bir etkisi olduğu kesin. Her ın cümlede en az 2 Fransızca cümle var o derece.
Merak edenlerin bilgisine.
açıklamayı da eğer kısaysa yazabilir misiniz hocam
@renzokuken: Basılı kitapta her sayfada 1-2-3 yazdığından tam belli olmuyor ancak ben e-Kitap (epub) versiyonuna baktım, orada böyle ayırılmamış; toplam 1200 tane dipnot var.
@DostO: Tolstoy önsözde şöyle demiş: "Herhalde birçok kişinin yapacağı bir yorumu haklı çıkarmak için birkaç şey daha söyleyeyim. Eserimde sadece prensler, Fransızca konuşan ve yazan kontlar vb. yer alıyor, sanki o dönemin Rus hayatı bu insanlarda yoğunlaşmış gibi. Bunun inandırıcı ve liberal olmaktan uzak olduğunu biliyorum ve buna karşı tek, ama karşı çıkılmaz bir yanıt vereceğim. Memurların, tüccarların, üniversitelilerin ve mujiklerin yaşamı benim için ilgi çekici değil ve yarı yarıya da anlaşılmaz bir yaşam, ama o dönemin aristokratlarının yaşamı, o dönemin anıtları ve başka nedenler sayesinde, benim anladığım, ilgimi çeken ve sevdiğim şeyler."
Çevirmenlerden Nazım Hikmet de şöyle demiş: ""... ben tercümeden şunu anlıyorum: tercüme edilen eserin yüzde yüz Türkçeleştirilmesi değil. Yani tercüme romanı okuduğun zaman, sanki onu bir Türk muharririn yazdığını anlıyacaksın. Yani tercümede bir Rus muharriri ile bir Fransız muharriri tercümeyi yapan Türk muharririn diliyle değil, kendi dilleriyle konuşacaklar. Bunun için bir çeşit istilizasyon lazımdır. ... Şimdi şu Tolstoy'un üzerinde çalışıyorum. Tolstoy'un şekliyle Gorki'nin şekli arasında müthiş bir fark var. Ben birinci planda Türkçeleştirmeyi alırsam bu müthiş fark yalnız muhteva farkına iner ve yarı yarıya kaybolur." (119. Mektup, 1943)"
anladım. şu sıralar ben de ecinniler okuyorum mazlum beyhan çevirisinden. yarılamış durumdayım, yaklaşık 100e yakın fransızca cümle dipnot ile verilmiş vaziyette. bu durum okuru zorluyor elbette, sonuçta romanda dipnot doğrusunu söylemek gerekirse biraz külfet bir durum, kabul edelim, hele 1200 dipnottan bahsediyorsunuz.
ama ben de fransızca cümlelerin çevrilmemesini, dipnotla verilmesini doğru buluyorum. sonuçta fransızca konuşan insanlar dönemin rusyasında itibar olarak üstünde, daha okumuş kesim, haliyle ortamda fransızca konuşan birisi olduğunda o karakter hakkında ve o anki ortamın durumunu, diyalogların gidişatını daha iyi anlıyorsunuz.
-
konudan sapmış olmayalım henüz savaş ve barış'ı okumuş değilim fakat nazım hikmet çevirisi için şöyle bir şüphem var. şairlerin tercüme ettiği eserlerde şiirsel bir hava kattıklarını düşünüyorum çeviriye. okumayı keyifleştiren fakat çeviride asla sadık kalınmadığı için de yapıtı başka bir havaya sokan bir durum bu. savaş ve barış çevirisinde de bu var mı, merak ediyorum. bunun için tabii rusçasıyla beraber değerlendirilerek okunması lazım. ama okur, bilmese de sezebilir. böyle bir durum var mı, okuyanlar bilgilendirirse sevinirim.